MATEMATİK DERSİNE NASIL ÇALIŞMALISINIZ?
Sevgili Gençler! Büyük bir merakla bu makāleyi okumaya başladığınızı görüyor gibiyim. Bildiğiniz gibi Matematik dersi, her zaman için diğer derslerden daha zor kabul edilmekte ve birçok öğrenciyi bu anlamda zorlamaktadır. Yeni sınav sistemine bakıldığında, özellikle ÖSS’nin ilk bölümündeki Matematik sorularının tüm branşlara (SAY, EA, SÖZ) çok önemli bir katkıda bulunduğunu pekâlâ görebiliyoruz. Sınavın ikinci bölümünde ise, Matematik dersinin özellikle Sayısal ve Eşit-Ağırlık öğrencileri için çok büyük bir öneme sahip olduğunu da belirtmek durumundayız.
Elbette ki, bu kadar önemli olan bir derse nasıl çalışacağımıza ilişkin birçok teknik var. Örneğin, Not Alarak Çalışma, Yineleme Alıştırmaları (Egzersizleri), Anlamlandırma ve Modellendirme Teknikleri, Örgütleme ve Sonuçlandırma Teknikleri, Bilgileri Şemalandırma(Çizelgeleştirme) Teknikleri, Duygusal Özerlik ve Güvenlik Alanı Oluşturma (Önyargılardan Uzaklaşma) Teknikleri, Hatalar Üzerinden Sağlama Yapmak: Tümevarım-Tümdengelim Teknikleri gibi…
Ancak biz burada sadece, bu teknikler arasından pedagojik olarak çok önemli olduğunu düşündüğümüz “Not Alarak Çalışmak” tekniği üzerinde duracağız. Fakat bu tekniği tüm detaylarıyla anlatmadan önce, bir anlaşma yapmamız gerekiyor. Anlaşmamız şu: Bu tekniği harfiyen uygulayacak ve bu konuda ısrarcı olacaksınız. Evet, dilerseniz sözü fazla uzatmadan bu tekniği tüm yönleriyle ele almaya çalışalım.
Öğretmenlerinizi dinlerken düzenli notlar tutunuz.
Bildiğiniz gibi matematik sözel bir ders olmadığı için ve işlem gücü ve yetisi gerektirdiği için, ayrıca da sözel dersler gibi ezbere dayalı olarak kavranamayacağı için, diğer taraftan kelimelerin değil sayıların işletim sistemini kullandığı için, bu dersi dinlerken ya da çalışırken not almak son derece önemlidir. Sözel bir dersi, yeniden okuyarak tekrar edebilirisiniz ama matematik dersini okuyarak veya bakarak kavrayamazsınız. Bu nedenle ilk kuralımızı şimdiden söylemek isterim: “Matematik, bakarak değil; yazarak çalışılan bir derstir.”
İşte bu nedenle matematik dersinde not almak çok önemlidir. Çünkü aldığınız notlar sizin anlama ve kavrama yüzdenizi de belgelediği için, notlarınızdaki eksiklikleri gidermek için yaptığınız çalışmalarla konunun tamamı marke edebilmek gibi bir imkana da sahip olursunuz. Yoksa, elinizde ders notlarınız olmadan özel ders bile alsanız, nereyi anlamadığınızı dahi ifade edemezsiniz. Veya size özel ders veren öğretmen nerede eksik kaldığınızı anlayamaz. Demek ki aldığınız notlar size konuyu kavramada rehberlik ederler. Ayrıca ders notlarınız yalnızca size ait kısaltmaları da içerebileceği için soru çözümlerinde, böylece kendinize özel bir alfabe icat etmiş olursunuz. Bu alfabe sayesinde giderek pratiklik ve zaman kazanırsınız.
Örneğin, kendi öğrencilik yıllarımdan örnek vermek istiyorum: Öğrencilik günlerimde hem çalışıp hem okumak zorunda kaldığım için çoğukez derslere giremiyordum. Daha sonra öğrenci yurtlarına giderek derslere giren arkadaşlardan fotokopi dileniyorduk tabiî.. Neyse binbir güçlükle fotokopilere ulaşsam da, eve gelip çalışmaya başlar başlamaz tüm isteğimi yitiriyordum. Çünkü notları tutan arkadaşın notları ve kısaltmaları doğal olarak farklı oluyordu.
Arkadaşın notlarının kısaltmalarını çözmek, yazı karakterini çözebilmek ve nasıl süzgeçleme ile özet çıkarabildiğini anlamak saatlerce zamanımı alıyordu. Hâlbuki bu notlar, kendi notlarım olsaydı sadece notlara göz gezdirmem ve örnekler üzerinde durarak benzer ve türdeş sorular çözmem pek tabiî ki yeterli olabilecekti! Tam olarak söylemek istediğim şu arkadaşlar: Mutlaka öğretmeninizi dinlerken not alın. Çünkü bu alışkanlığın size şu faydaları olacaktır.
a) Notlarınızı eksiksiz alırsanız, gerek duyduğunuzda çok kolay bir şekilde tekrar yapabileceğiniz bir ek kaynak elde etmiş olursunuz.
b) Notlarınızdaki mantıksallaştırma ve oluşturduğunuz özgün alfabe, tarz ya da kısaltmalar, size özgü olacağı için konuları tekrar gözden geçirme çalışmalarınız çok daha verimli ve pratik olacaktır. Daha az zaman alacaktır. Böylece, benim gibi şifre çözmekle (dekoderlik yapmakla) uğraşmak zorunda kalmazsınız.
c) Not alırken hem görsel, dokunsal ve işitsel, hem de bilişsel ve psiko-motor faaliyetlerinizi kullandığınız için, bilgileriniz görsel zekânız yanında diğer psiko-biyolojik bileşenlerle ilişkileneceği için, bu sâyede kalıcı ve derinlemesine bir öğrenme süreci yaşantılamış / deneyimlemiş olursunuz.
d) Not alarak çalışmak veya dersi not alarak dinlemek; size, ayrıca okuyarak ve anlayarak not alma, hızlı yazarak, çözerek ve anlayarak işlem becerisi edinme imkanı da sağlayacağı için —sonuçta zaman kazandıracağı için— çok önemli bir teknik ve de bilişsel beceri olarak kabul edilmelidir. Çünkü ÖSS aynı zamanda, 3 saat 15 dakikalık bir zaman dilimiyle sınırlı olduğu için, yazarak ve not alarak işlem gücünüzü geliştirdiğinizde kazanacak olduğunuz hız ve pratiklik ile sınavın geneli itibariyle kendinize ek 5 dakikalık bir süre yaratabilirsiniz. Bu ek sürede 2 soru daha çözdüğünüzü ve + 1,5 puan kazandığınızı varsayarsak, bu ek puan ile en az 10.000 kişiyi geride bırakmış olursunuz. Bu bakımdan işlem becerisinin, hız ve tekniğin ya da pratikliğin ancak-ve-ancak not alarak çalışma ile kazanılabileceğini asla unutmayınız.
Demek ki; okuldan veya dershaneden sonra eve gittiğinizde defterinizdeki notları temize çekerek veya tekrar yazarak çalışmalıyız. Diğer taraftan konuyu anlamadan asla konuyla ilgili sorulara geçmeyin. Çünkü bunu yaptığınızda yani soruları çözemediğinizde tâ en baştan o derse veya konuya ilişkin bir önyargı veyâ duraksatıcı bir inanç geliştirebilirsiniz. Bu kez bu olumsuz inançları ve önyargıları yıkmak için daha çok enerjiye ve odaklanmaya ihtiyaç duymak zorunda kalabilirsiniz. Bu ise hem zaman israfı, hem de enerji ve sinerji israfı olacaktır.
Bu nedenle konuyu anladığınıza inandığınızda önce çözümlü sorulardan, daha sonra da benzer örnek ve türdeş sorulardan, en son aşamada da test sorularından çözümleler yapıp bilgilerinizi pekiştirmeye çalışın. Soru çözümlerinizi daha derinlikli hâle getirmek için ise aşağıdaki basamakları takip etmenizi tavsiye ederiz.
ü Soru çözerken problemlerde verilenleri ve istenenleri düzenli olarak bir kenara yazmayı ya da not etmeyi unutmayınız.
ü Soru çözerken sizi sonuca götürecek ipuçlarını belirleyin.
ü Verilenleri işlem sırasına göre uygulayın.
ü Mantıksal silsile ile cevaba ulaşmaya ulaşın. Bu silsile daha sonra cevabı kontrol ederken veya cevabın sağlamasını yaparken oldukça işinize yarayacaktır.
ü Sonucu bulun ve sağlamasını yapın.
ü Unutmayın! Matematik dersini öğrenmek, bisiklete binmeyi öğrenmek gibidir. Matematik de, yaparak ve yaşayarak, düşerek ve kalkarak öğrenilir. Bu nedenle bol bol işlem yapın, eksiklerinizi tespit edin ve ek kaynaklarla ya da etütlerle eksiklerinizi giderme yollarını araştırın.
ü Özetle, başarısız olduğunuzda bile kendinizi motive etmelisiniz ve “Her başarısızlık bir sonraki başarının ilk adımıdır.” sözünü kendinize rehber edinmelisiniz. Daha doğrusu başarısızlıklarınızı yeni bir öğrenme deneyimine dönüştürebilecek şekilde elinize geçmiş eşsiz fırsatlar olarak görmelisiniz.
Evet toparlamak gerekirse, demek ki öğrenmenin ilk adımı kişinin bilmediğini fark etmesidir. Öyleyse öncelikli olarak matematik dersi bakımından kendinizin hangi durumda olduğunu belirlemelisiniz. Bunun için size bazı ölçütler verebiliriz:
a) "İşlem kabiliyetim az ve konuları anlayamıyorum” diyenlere ilk tavsiyemiz temel konuları çalışmalarıdır. Bu konular, Rasyonel Sayılar, Sayılar ve İşlemler, Üslü ve Köklü İfadeler, Çarpanlara Ayırma ve Özdeşlikler ya da Denklemler’dir. Bu konular Matematiğin alfabesi başka deyişle ABC’sidir.
b) “İşlem kabiliyetim iyi; fakat konulara yabancıyım." diyen öğrencilerimize il tavsiyemiz bilgi eksiği olan konuların tam olarak öğrenilmesidir. İzlenmesi gereken yol, bu konulardan kaynak taramaları yaparak konuyla ilgili bilgi ve deneyimlerimizi artırmak ve de teknikalitemizi geliştirmektir. Unutmayın, işlem kabiliyetinizin iyi olması, matematik konularını öğrenebileceğinizi de gösterir. Size düşen bu kabiliyeti geliştirmek, işlevsel hâle getirmek ve sonuçta temel bir beceri ya da alışkanlık hâline getirebilmektir.
c) “Konuları anlıyorum; fakat işlem kabiliyetim az." şeklinde durumunu tarif eden öğrencilerimize ilk tavsiyemiz ise bol bol soru çözmeleridir. Bu soru çözümlerini yapıyorken uygulamanız gereken “Birey’e Özel Ders Çalışma Programı” bu dosya içersinde size sunulmuştur
d) "İşlem kabiliyetim iyi, hem de konuları biliyorum; fakat çok yanlış yapıyorum."biçiminde yakınan öğrencilerimize ilk tavsiyemiz ise soruları dikkatle çözmeleridir. Nefes egzersizleri yapmaları, kendilerini dinlendirmeyi öğrenmeleri, meyve ve sebze yiyerek stres faktörünü önlemeleri gerekmektedir.
Kaldı ki, işlem kabiliyetiniz iyi ve konuları biliyorsanız matematikle ilgili sorununuz çözülmüş demektir. Tek yapmanız gereken, özgüveninizi besleyecek aktivitelere yönelmek, sorulara karşı bağışıklık sisteminizi güçlendirmek, işlem becerinizi geliştirmek ve farklı kaynaklardan çalışarak, farklı soru tiplemelerine de karşı tanışıklık ve aşinâlık kazanmaktır. Demek ki, ne tür soru gelirse gelsin; kendi kavramsal uzayınızda ona karşı çözüm girişimleri ya da başa çıkma stratejileri kazanabileceğiniz idmanlar (etütler, birebir dersler ve ek deneme sınavları) yapmanız gerekmektedir.
Unutmayın! Yanlış yapmamanın veya az yanlış yapmanın en güzel yolu bol bol soru çözmektir. Ancak, bu yapıldıktan sonra yanlış çözülen soruların kritiği mutlaka yapılmalı, hatalar ve eksiklikler giderilmeli ve böylece bilgi dağarcığımızda o konuya ilişkin gerekli pansuman ve restorasyon da gerçekleştirilmelidir.
Özetle, anlaşılamayan konular değerlendirilmeli, nerelerde hatalar yapıldığı belirlenmeli, bu eksiklikler çalışarak giderilmeli, hatalar tamir edilmeli ya da giderilmeli; ancak bu konular çalışarak giderilemeyecek cinstense özel etüt ya da birebir ders alınarak en baştan başlanmalıdır. Böylece tekrar edilerek sıkı bir markaja alınan konular derinlemesine rahatça kavranabilir, sonuç olarak “derinlikli” ve “nitelikli” bir çalışma etkinliği hayata geçirilmiş olur.(Not: Diğer Sayısal derslerde de aynı teknikleri kullanabilirsiniz!)