Öğrenmenin Önşartı

11.05.2013 19:45

 ÖĞRENMENİN ÖNŞARTLARI

 

Öğrenmenin ön şartlarını bir kere daha tekrarlayalım.

 

•    Uyanıklık ve dikkat

 

•    Motivasyon

 

•    Aktif katılım

 

•    Geri bildirim (mümkün olan en kısa zamanda sonuçlardan haberdar olmak)

 

YATARAK ÇALIŞMAK

 

•       Zihnin dağılmasına yol açan faktörlerden bir tanesi de yatarak ders çalışmaktır. Ne

 

kadar iyi niyetle olursa olsun, “ders kitabını eline alıp şöyle uzanarak” çalışmak istemenin

 

doğurduğu bir tek sonuç vardır. Uykuya dalmak veya çalışamayacak kadar gevşe­mek. Çünkü:

 

         Uyku ve uyumaktan sorumlu anatomik yapılar beyin sapın­dadır. Kas geriliminin belirli bir düzeyde olması ve kaslardan bu yapılara mesajların gitmesi uyanıklığı sağlar. Eğer kas gerimi belirli bir düzeyin altına düşerse, beyin sapma gönderilen mesaj­lar bu defa uykuyu başlatan maddelerin salgılanmasına yol açar. Böylece öğrenmek için gerekli dikkatin ön şartı olan “uyanıklık” bozulmuş olur.

 

•       Ders çalışmak için en uygun durum, çok yumuşak olmayan bir sandalyede dik olarak

 

oturmak ve kolları bir masa veya sıraya yaslamaktır.

 

•       Yatarak ders çalışmak gibi, kaykılarak, sıranın üzerine uzanarak ders dinlemek de

 

öğrenmeyi engelleyecek düzeyde gevşemeye yol açar.

 

MUZİK DİNLEYEREK ÇALIŞMAK

 

•       Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, insan beyni aynı anda birçok uyaranı alabilir

 

ancak dikkatini bir tek noktaya odaklaya­bilir. Bir başka ifadeyle, öğrenmek için gerekli olan

 

düzeyde dikkat ancak bir tek noktada toplanabilir. Bu sebeple insanın hem müzik dinleyip,

 

hem de ders çalışması mümkün değildir. İnsan ya müzik dinler ya ders çalışır.

 

        Ders çalışmaya çalışırken müzik dinlemek, zevkle müzik din­lemenizi engeller. Gerçekte müzik dinlemek isteyip bu arada da “ders çalışmaya çalışmak,” müziğe ayırdığımız değerli vaktin zi­yan olmasına yol açar. Bunun tersi de doğrudur. Ders çalışmaya ayırdığınız vakit içinde müzik dinlemek isterseniz, derse ayırdı­ğınız değerli zamanı ziyan etmiş olursunuz.

 

        Birçok öğrenci, “Ben çalışmaya koyulduğum zaman müziği duymuyorum” demektedir. Bu ifade yukarda anlatılanın doğru­luğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca kişi dinlemediği halde geri planda devam eden müzik gerginlik ve yorgunluk yaratır, çalış­ma veriminin düşmesine yol açar.

 

•       Bu sebeple öğrencinin karar vermesi gerekir. Müzik mi dinle­mek istiyorum, ders mi

 

çalışmak istiyorum?

 

•       Bizim önerimiz ders çalışırken müzik dinlememek, müziği bir ödül olarak kullanmaktır.

 

•       Grafik veya harita çizerken veya rutin bir ödev hazırlarken mü­zik dinlemekte bir sakınca

 

yoktur.

 

TELEVİZYON

 

•       Yukarda müzik için anlatılanların hepsi televizyon için de geçer­lidir. Hem ders çalışmak.

 

hem de arada bir televizyona kulak ka­bartmak mümkün değildir.

 

•       Sınava hazırlanan öğrenciler arasında en çok zaman kaybına ne­yin sebep olduğunu

 

araştırdığında, listenin en başında rakipsiz olarak televizyon bulunduğunu görülmüştür.

 

        Televizyonun düğmesine basıncaya veya televizyonun bulun­duğu odaya gidinceye kadar kontrol sizin elinizdedir. Televizyo­nun düğmesine bastığınız veya televizyonun açık bulunduğu odaya girdiğiniz andan itibaren kontrol sizin elinizden çıkar ve ekrandaki yakışıklı erkeğin, çekici ve güzel kadının, olayın akı­şındaki heyecanın kontrolüne girer.

 

•       Bu sebeple sınavda başarılı olmak istiyorsanız, ders çalışmak için programladığınız

 

süre içinde televizyondan uzak durun. Te­levizyonda mutlaka seyretmek istediğiniz bir

 

program varsa, bu­nu günlük programınızın içine alın. Ancak hiçbir zaman televiz­yon ve

 

ders çalışmayı bir araya getirmeyin.

 

•       Çalışma sırasında verdiğiniz aralar sırasında zamanınızı istedi­ğiniz gibi

 

değerlendirebilir, kendinize çeşitli ödüller verebilirsi­niz. Ancak yukarda anlatılan

 

sebeplerden ötürü 10 dakika için televizyon seyretmek hiçbir zaman bu ödüllerden biri

 

olmamalı­dır.

 

TELEFON

 

•       Ders çalışmayı engelleyen dış sebeplerden biri de telefondur. Çalışırken aklına gelen

 

bir şeyi söylemek veya dersle ilgili bir soruyu yöneltmek için telefon başına gitmek çok sık

 

rastlanan bir durumdur.

 

•       Ders çalışma seansınızı tamamlamadan hiçbir şekilde kimseyi aramayın. Ders için bir

 

şey soracak dahi olsanız bunu dinlenme aranıza erteleyin. Telefonla konuşmayı kendinize

 

ödül olarak koyun. Eğer bir arkadaşınız sizi ararsa, o takdirde ona kendisini dinlenme

 

aralığınızda arayacağınızı söyleyin.

 

•       Biraz katı gibi gözükmesine rağmen bu yaklaşımın arkasındaki mantık şudur: Beni

 

günlük programımı uygulamaktan hiçbir se­bep alıkoyamaz. Günlük programımı uygulama

 

sorumluluğu ba­na aittir.

 

        Ders çalışırken en sık karşılaşılan isteklerden ikisi de bir şey­ler yeme-içme ve gezinme isteğidir. Bu isteklerin hepsi aynı ih­tiyaçtan doğar. Oturmak veya çalışmaktan kaynaklanan iç ger­ginliğini hafifletmek. Oysa yiyerek-içerek ve gezinerek sağlanan rahatlık, daha sonra günlük programı uygulayamamaktan kay­naklanan rahatsızlık altında kaybolup gidecektir.

 

•        Bu isteklerinizi erteleyin ve kendinize ödül olarak bunları verin.

 

•        Çünkü ders çalışmanıza ara vermenize sebep olan her durum ve davranış çalışma

 

programınızı uygulama kararınızla çelişiyor ve çalışmanın engelliyor demektir.

 

 

 

HAYATINIZ KİMİN ELİNDE?

 

                Çalışmaya başlamak ve sürdürmek konusunda temel faktörlerden bir tanesi kişinin hayatıyla ilgili sorumluluk ve kararları almak ko­nusundaki istekliliğidir.

 

Eğer hayatınızla ilgili sorumluluğu dış dünya ve olaylara bıra­kırsanız, çalışmanızı ve başarınızı her zaman engelleyecek birçok sebebiniz olacaktır.

 

Bir gün anneniz veya babanız size duymak istemediğiniz bir söz söylemiş olduğu için çalışmak istemeyeceksiniz, bir başka gün öğ­retmeninizle aranızda istenmeyen bir diyalog olduğu için çalışmaya isteksiz olacaksınız, bir başka gün canınız sıkkın olduğu için, bir diğer gün hava içinizi kararttığı için, bir başka gün arkadaşlar size

 

bir yere gitmeyi önerdiği için vb. vb.. Bu listeyi her gün için birden çok sebeple doldurmak mümkündür.

 

Eğer hayatınızla ilgili sorumluluğun bütünüyle size ait olduğunu kabul ederseniz, o takdirde yukarda sıralanan sebeplerin hiçbiri sizi günlük programınızı uygulamaktan alıkoyamaz.

 

Günlük programınızı engelleyecek sebepleri, aileden birinin cid­di ve ağır hastalığı, bir trafik kazası gibi çok istisna sayılacak du­rumlarla sınırlarsanız, her gün amacınıza doğru bir adım daha atma­nın rahatlığını yaşarsınız.

 

 

 

ÖZET

 

•         Zihnin dağılması herkesin karşılaştığı bir durumdur ve buna yol açan sebepler içten ve

 

dıştan kaynaklanır.

 

•         Zihnin dağılmasına yol açan iç sebepler hayal kurmak ve endişelere kapılmaktır.

 

•         Hayal kurmaya başladığınızı fark ederseniz ya hayal kurmayı kendini­ze ödül olarak

 

vererek bunu dinlenme aralığınıza erteleyin veya hayali­nizi kurmaya devam edin ve

 

tamamlayınca derslerinize dönün.

 

•         Hayalinizi bir türlü bitiremiyorsanız, kalkıp dolaşın veya hafif fizik eg­zersiz hareketleri

 

yapın.

 

•         Zihninizi sınavla veya gelecekle ilgili endişeler kaplarsa “Bu düşünce­ler benim

 

çalışmamı kolaylaştıracak mı, bana yardımcı oluyor mu, amacıma hizmet ediyor mu?” diye

 

sorun. “Hayır” diye cevap verirse­niz, bunları bir yana bırakın ve çalışmaya koyulun.

 

•         Zihnin dağılmasına yol açan dış sebepler odada asılı posterler, yata­rak çalışmak,

 

müzik dinlemek, televizyon, telefon konuşmaları, bir şeyler yemek-içmek ihtiyacı ve

 

gezinmektir.

 

•         Ders çalışmanıza ara vermenize sebep olan her durum ve davranış ça­lışma

programınızı uygulamanızla çelişip çalışmanızı engelliyor ve ba­şarınızı tehdit ediyor

 

demektir.