TÜRKÇE DERSİNE NASIL ÇALIŞMALISINIZ?
Sevgili öğrenciler! Türkçe dersine nasıl çalışır sorusuna derinlikli ve nitelikli bir cevap vermeden önce, ÖSS’de çıkan Türkçe sorularını ana hatlarıyla ele almamızın daha doğru olacağı inancındayım. Ancak bu ana hatları somutlaştırdıktan sonra, işte o zaman her bir kategoriye nasıl çalışacağımıza ilişkin daha kullanışlı ve pedagojik bir çerçeve ortaya koyabiliriz.
1- Anlam Bilgisi,
2- Dil Bilgisi,
3- Anlatım Bozuklukları,
4- Yazım Bilgisi,
5- Edebiyat Bilgileri, olmak üzere 5 temel başlıkta toplayabiliriz.
ÖSS’nin 1. Bölüm’ünde ve 2. Bölüm’ünde 30’ar soruluk 2 test hâlinde 60 sorunun sorulduğu bilinmektedir. 1. Bölüm’de “Anlam Bilgisi, Paragraf Bilgisi ve Dil Bilgisi” gibi temel konular ağırlık kazanmaktayken, ÖSS’nin 2. Bölüm’ünde ise daha çok “Edebi Metinler ve Edebiyat Bilgileri” sorgulanmaktadır.
Kişisel kanaatim şu ki, “Anlam Bilgisi” soruları daha çok sorulmakta ve örtülü bir şekilde öğrencinin çokça kitap okuyan bir öğrenci olup olmadığı da test edilmektedir. Bu bakımdan Lise yıllarında veyâ dershaneye gidiyorken kitap okuma alışkanlığının kazanılmasının Türkçe dersini oldukça desteklediğini düşünüyorum. Çünkü ÖSS Türkçesi’nde çıkan soruların yarısından fazlasını, Anlam Bilgisi ya da Anlam Bilgisi’yle ilişkili sorular oluşturmaktadır. Bu da bize çalışmalarımızda Anlam Bilgisi’ne daha çok önem vermemiz gerektiğini göstermektedir.
Anlam Bilgisi; her şeyden önce hızlı ve doğru okumanızı; okuduğunuzu anlamanızı ve anladığınızı yorumlamanızı gerektirir. Soruların büyük çoğunluğunun Anlam Bilgisi ile ilgili veya ilişkili olması ve ezbere dayalı bir bilgi istenmemesi bunun en önemli kanıtıdır. Anlam Bilgisi soruları; daha çok kelime, cümle ve paragraf düzeyinde karşımıza çıkar. Bu tür sorular, sözcüğün anlamını kavramaya, sözcüğün cümle içinde kazandığı değişik anlamları bulmaya, yorumlamaya ve son olarak deyimlerin anlamlarını kavramaya yönelik sorular şeklinde sorulur.
Cümle anlamında cümlede verilen yargıyı kavramak, yargının oluşmasında etkili olan yardımcı yargıları bulmak, yargıyı aktaran kişinin yansıttığı duyguyu, bilişi, düşünceyi anlamakla ile ilgili sorular da gelmektedir. Bu tip sorularda, cümle anlamında ve düzeyinde sizlerin anlama yeteneğiniz ölçülür. Ayrıca birbirine benzer yargılar arasından farklı olanı bulabilme üzerinde de bir sınama yapılır.
Paragraf sorularında sizden istenen ise, değişik yargılardan oluşan bir bütünü kavramanızdır. Bunu kavrarken aynı zamanda onun parçalarla olan ilgisini [ilişkisini] de anlamanız istenir. Paragraf soruları uzun olmasından dolayı zor soru olarak algılanır. Ancak bu düşünce temelsiz ve çok yanlış bir düşüncedir. Hâlbuki bu sorular, en kolay sorulardır. Çünkü bu soruların cevabı soruda verilen parçanın içinde gizlidir. Tabiî ki, paragraf sorularını kolay çözmenin yolu bol paragraf sorusu çözmek ve her fırsatta kitap okumayı temel bir alışkanlık hâline getirmektir.
Bunun yanında, paragrafı okumadan önce soru kökünü, altı çizili sözcüğü mutlaka doğru okuyun ve ne sorulduğunu anlamaya çalışın. Demek ki, Anlam Bilgisi konusundan gelen soruları çözebilmek için az da olsa kitap okumaya çalışmalısınız. Ayda bir-iki kitap bitirmelisiniz meselâ! Diğer taraftan okuduğunuz metni özetlemeye ve eleştirmeye de çalışırsanız yaptığınız işin verimliliği daha da çok artacaktır.
Burada değinmek istediğimiz önemli diğer bir husus da sözlük kullanımıdır. Okuduğunuz metinde karşılaştığınız kelimelerden anlamlarını bilmediklerinizi öğrenmek, deyimlerin tam karşılığını bilmek,
atasözlerini kavramak istiyorsanız mutlakā bir “Türkçe Sözlük” ve bir de “Atasözleri Sözlüğü” edinmelisiniz. Böylece sınavlarda çıkacak muhtemel deyim, atasözü ve kelime anlamı gibi soruları çok daha rahat bir şekilde çözebilme yeteneğine kavuşmuş olacaksınız.
Anlam Bilgisi Soruları Nasıl Çözülür?
“Anlam Bilgisi” konusu Türkçe dersinin en önemli konusu olup, sınavlarda soruların % 85'i ile direkt ilişkili olan bir bölümdür. Dolayısıyla bu konuyu öğrenmek, başarıya ulaşmak için çok önemlidir. Türkçe dersinin en önemli konusu olan “Anlam Bilgisi”nden gelebilecek soruları çözmek için şu hususlara dikkat etmek gerekir:
— Günde birkaç sayfa da olsa mutlakā kitap okunmalıdır.
Kitap okuma alışkanlığı olmayanlar ilk başlarda gazetelerden ilgilerini çeken köşe yazılarını, süreli yayınlar yâni Kişisel Gelişim, Genç Beyin, Genç Gelişim, Bilim Teknik, Genç Öğrenci, Eğitimbilim, Bütün Dünya, National Geography, Atlas, Sızıntı, genç Yaklaşım, Yeni Eğitim vb. dergiler okumak gerekmektedir. Bu aşamadan sonra Türk Klasikleri’nden ve Dünya Klasikleri'nden hikâye ve romanları okumaya yönelmeli; daha sonra ise düşünsel içerikli deneme kitaplarına geçilmelidir.
— Televizyon seyrederken, birilerini dinlerken, okurken veya herhangi bir nedenle duyulan ve anlamı bilinmeyen kelime ve kelime gruplarının anlamları, üşenmeden sözlüklerden araştırılıp hemen öğrenilmelidir.
Bunu için de her öğrencinin kütüphanesinde mutlakā bir “Türkçe Sözlük”, bir “Deyimler Sözlüğü”, bir “Atasözleri Sözlüğü” bir de “İmlâ Kılavuzu” bulunmalıdır. Okul Türkçe kitaplarının konularının işleniş bölümünde yer alan "Kelime Çalışmaları" ve "Okuma, Anlama, Anlatma" çalışmaları bölümleri de mutlakā incelenmeli, çalışılmalıdır.
— Okunan metinler üzerinde çalışma yaparken konuları, asıl anlatılmak istenen düşünceleri, metinden çıkarılabilecek düşünceleri ve metnin yazarının veya şâirinin konuyu ortaya koyarken içinde bulunduğu rûh hâlini belirleyerek not etmek gerekir.
Bu metinler, sohbet esnasında başkalarına da anlatılabilir. Okunan metin bir hikâye veya bir roman ise özetleme yapılabilir veyâ okunan benzer hikâyelere benzer kısa hikâyeler de yazılabilir. Veyâhut ta hikâye belli bir noktada bırakılarak okuyucu tarafından tamamlanabilir. Bu çalışmalar kişinin, okuduğunu anlama ve anladığını sözlü veya yazılı bir şekilde ifâde edebilme yeteneğini geliştirir. Bu kābiliyetleri gelişen kişilerin, soruları daha kolay ve hızlı, ayrıca da doğru olarak çözebilecekleri görülecektir.
— Soruları çözerken, ama daha çok ders çalışırken kalem kullanmak gerekir.
Özellikle ders çalışırken kelimelerin, cümlelerin anlamları belirlenip yan taraflarına yazılmalıdır. Bu belirlemeler yorumlanmalı ve kıyaslanmalı, sonra da istenen bilgiye ulaşılmalıdır. Özellikle paragraf sorularında kalem kullanmak bu anlamda çok önemlidir. Çünkü sözel bir soru, zâten bir metindir, okumayla yapılır, ana temâ ve düşünce tespit edilir. Okunan ve parçadan çıkarılan düşünceler, konu, ana fikir ve yazarın içinde bulunduğu durum bu anlamda not edilmelidir. Unutmayın! Bu veriler sorunun çözümünde bizden istenen bilgiler olacaktır.
Diğer taraftan, Türkçe konuları birbirinin devamı olduğu için konuları sırayla ve anlayarak çalışmanızda fayda vardır. Bir konuyu çok iyi anlamadan aslā diğerine geçmeyin. Çünkü her konu, bir sonraki konunun temelidir. Siz de takdir edersiniz ki, temeli sağlam olmayan bina en küçük etkilerde bile yıkılabilir.
— Çıkmış sorular çıkabilecek soruların aynasıdır, bu yüzden son 20 yılın çıkmış sorularını mutlakā konu konu çözün!
Esasen son yıllarda öğrencilerimize sâdece son 5-6 yılın sorularını çözmeleri tavsiye ediyor hatta bu konuda ödevler veriyorduk. Ancak bu yıl sınav sisteminin değişmesi ile birlikte, kısmen de olsa
geriye dönük olarak ÖYS tarzında soruların gelecek olması; çalışmalarımızda artık son 20 yılın sorularının d çözülmesini zorunlu hâle getirmiştir. Bu bakımdan bu yıl sınava girecek arkadaşlarımız ÖYS tarzındaki sorulara karşı yabancılık çekebileceklerinden, tipolojik, şematik ve tematik olarak ÖYS sorularına bir aşinâlık kazanabilmeleri için mutlakā son 20 yılın sorularını çözmek zorundadırlar.
— Test tekniğine alışmak için bol bol soru çözün!
Konu eksiğini yoksa, artık sık sık soru çözerek Türkçe dersine karşı duyarlılığınızı ve yetkinliğinizi güçlendirmelisiniz. Türkçe bir anlamda okunarak ve yorumlayarak çalışılan bir ders olduğu iççin bol bol soru çözülerek çalışılmasına en çok yatkın olan derstir.
Ancak şu da unutulmamalıdır ki, karşılaşmış olduğunuz hâlde arkada aslã çözülmemiş veya yanlış çözüldüğü hâlde tashih edilmemiş, arkadaşlarınızla tartışılmamış, etüt hocalarınıza veya ders hocalarınıza sorularak ve de çözdürülerek anlaşılmamış soru bırakmamalıyız. Çünkü eğer bunu yaparsak, tekrar deneme sınavında değil de ya geçek sınavda karşımıza aynı soru çıkıverirse, çok derin bir pişmanlık ve çaresizlik yaşarız.
Bu bakımdan mutlakā her soru ile mutlakā hâldâş olmak, arkadaş olmak, hemhâl olmak, hemdem olmak, hemahenk olmak, tanışık olmak, yanaşık olmak gerekir. Çünkü bütün soru tiplemeleriyle böyle bir empatik ve sempatik ilişki içersinde olursak; onlarla tekrar karşılaştığımız zaman hem yabancılık çekmeyecek —veyâ değişik bir soru ile karşılaşsak bile— o sorunun özümsediğimiz sorularla akraba olduğunu fark edecek ve hemen çözümüne başlayabileceğiz.
İşte bu metaforik ve pratik işlevi bakımından bol bol soru çözmenizin son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Unutmayın, ne kadar çok soru çözerseniz, gerçek sınavdaki soru kitapçığında bir sürprizle karşılaşma riskini o kadar ortadan kaldırmış olursunuz.
— Kendinize ilişkin bir soru çözüm kompozisyonunuz olsun!
Bu konuya ilişkin kendi öğrencilik yıllarımda (daha ders çalışırken) kullandığım bir senaryondan bahsetmek istiyorum. Örneğin, kendimi kırmızı bereli SAT komandoları gibi hayâl ediyor, güyâ bir yüksekçe bir apartmanın çatı katına bırakıldığımı düşünüyordum. Operasyondaki görevim binanın güvenlik açısından temiz olup olmadığını çatı katından başlayarak incelemek ve binanın giriş katından çıkarak durumu rapor etmekti. Çatı katından başlayarak her katı her bir katı usulca, sessizce derinden, detaylara dikkat ederek, muhtemel tuzaklara düşmeden, yüksek bir konsantrasyonla didik didik arıyordum. Nihâyet aramamı tamamlayınca apartmanın önündeki giriş kapısından çıkıyordum. O da ne? Gazeteciler beni bekliyor, flaşlar patlıyor? Ve ardı ardına sorular geliyordu!
— Apartman da “şu” veyâ “şunlar” var mıydı?
— Katları gezerken en çok dikkatinizi çeken şey neydi?
Sevgili öğrenciler! Sizi temin ederim ki paragraf soruları hemen hemen aynı örüntüye sahip. Yani paragraf sorusuna başlarken ve ilk satır da ilerlerken, kendinizi bir SAT komandosu gibi paragrafın çatısına bırakılmış gibi hayâl edin! Sonra bu apartmanın [paragrafın] her bir katını [satırını] dikkatlice didik arayın. Size yabancı olan bu olay mahâllinde [soruda] saklı olan şeyleri bulmaya çalışın. Üstelik kartlara [satırlara] yerleştirilmiş tuzaklara düşmeden operasyonu sağlıklı bir şekilde tamamlamaya çalışın. Satırlar ilerledikçe ve siz paragrafın sonuna yaklaştıkça apartmanın zemin katına yaklaştığınızı ve biraz sonra dışarı çıkacağınızı düşünün!
Dışarı çıktığınızda gazeteciler [soru] sizi bekliyor.
Gazeteciler [soru] size muhtemelen şunu soracaktır:
— Apartmanda [soruda] “şu, şu..” var mıydı?
— Veyâ “Şunu, şunu..” gördünüz mü?
— Veyâhut ta, apartmanda [soruda] en çok dikkatinizi çeken şey neydi?
— Sizce bu apartman ve katları [paragrafın satırları] size neyi anlatıyor?
— Katları geziyorken [satırları okuyorken] ne hissettiniz?
— Apartman [paragraf] hakkında tam olarak ne düşünüyorsunuz?
Aynen öyle de, paragraf sorularını çözerken bir apartmanının katlarını [sorunun satırlarını] büyük bir gizlilikle ve dikkatle keşfeden SAT komandoları gibi hareket ederek, dışarı çıktınızda size sorulacak önemli bilgileri ve bulguları derlemeye çalışarak çözün!
İşte sevgili “Genç Öğrenciler”! Demek ki, Türkçe sorularını ve paragraf sorularını bu kompozisyon ile çözerseniz hem çalışmalarınızı zevkli hâle getirmiş olursunuz, hem de konsantrasyonunuzu üst düzeyde tutarak hayâtî tuzaklara düşmeden görevinizi başarıyla tamamlamış olursunuz. Özellikle de ders çalışırken bu kurguyu hâyâl ederek sorularla boğuşmanızı ve bu duygu-durumunu niteliksel bir farkındalık düzeyi olarak özümsemenizi tavsiye ederim…